TRForum.Net - Türkiye'nin En Genç Forumu kameralı mobil sohbet



Go Back   TRForum.Net - Türkiye'nin En Genç Forumu > Genel Konular - Güncel Forum > Aşk Forumları, Sevgi Forumları > Aşk Hikayeleri, Sevgi Hikayeleri
Kayıt ol Yardım Takvim Bugünkü Mesajlar Arama

Kullanıcı Etiket Listesi

Yeni Konu Aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama
Alt 30/05/2023, 21:05   #1
 
Serdar102 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
~ Serdar102 Bilgiler ~

¤ Üye No : 354
¤ Bugün : Süper
¤ Facebook : Serdar Yıldırım
¤ Bulunduğu Yer : Bursa
¤ Yaş: 65
Konuları : 50
Mesajları : 73
Beğenileri : 0
Beğendikleri : 4
Ü. Tarihi : 30/05/2023
TRF Puanı : 10
TRF Derecesi : Serdar102 is on a distinguished road

Post Hurdacının Aşkı - Serdar Yıldırım

HURDACININ AŞKI
Your Adsense Code
Hurdacı genç el arabasıyla hurda toplamaya çıkmıştı: " Haydi, demir alırım, bakır alırım, alüminyum alırım, sarı alırım. " diye bağırıyordu. Çok zengin, katları, yatları, köşkleri, fabrikaları bulunan bir ailenin kızı olan Hülya, üstü açık, spor arabasıyla köşkün bahçesinden yola çıkmıştı. Hurdacı gencin sesini duyunca frene bastı. Bekledi. Hurdacı genç, arabasının yanından geçerken: " Affedersiniz ama, siz aldığınız demirleri, bakırları ne yapıyorsunuz? " diye sordu.
Bunun üzerine hurdacı genç durdu: " Ne yapacağım, bunları alan hurda deposu var, oraya satıyorum. "
" İyi kazanıyor musun? Bu iş günde ne kadar para bırakıyor? "
" Ben çok gezerim. Gün sonunda on kağıt kazandıysam, keyfim yerine gelir. Bazen çöpten hurda çıkıyor. Böyle hurdanın tümü kar. On beş-yirmi kağıt kazandığım günler oldu. Böyle ballı günlerde, kendime bir ziyafet çekerim. "
" Ziyafet mi? Nasıl bir ziyafet bu? Kokteyl partisi falan mı? "
" Kokteyl partisini hiç duymadım. Bir keresinde Cumhuriyet Halk Partisi'ne gitmiştim. Sağ olsunlar. Bana çok iyi davrandılar. Çıkarken, buyur, yine gel dedilerdi ya, ikinci kere gidemedim. "
" Siz neler söylüyorsunuz? Cumhuriyet Halk Partisi de nereden çıktı? Kendime ziyafet çekerim dediydiniz. "
" Ziyafet işte ama kendi çapımda. Çarşıdaki kebapçıda bir buçuk iskender yerim."

Yakışıklı hurdacı genç, muzipçe o kadar güzel gülümsedi ki, Hülya da gülümsemekten kendini alamadı. Hülya'nın birden aklına köşkün arka tarafındaki atıl demirler geldi. Orada bir de eski soba vardı. Çocukluğundan beri onlar orada duruyordu. Bilmem bu genç onlara kaç para verirdi?
Hülya: " Arkadaş, senin adın ne? " diye sordu. " Benim adım Hülya: "
Hurdacı genç: " Benim adımda Şevket ama arkadaşlar bana Şevko derler. "
Hülya: " Şevko, bizim köşkün arka tarafında hurda demirler var. Sanırım bir de eski soba olacaktı. Onlara ne verirsin? "
Şevko: " Önce demirleri ve sobayı göreyim sonra bir fiyat biçerim. "

Hülya spor arabasını köşkün önüne park etti. Şevko ise, tek tekerlekli el arabasını iterek, birlikte köşkün bahçesine girdiler ve köşkün arka tarafına doğru yürüdüler. Onları köşkün penceresinden seyretmekte olan Hülya'nın babası, yanında korumaları olduğu halde, bahçeye çıktı ve Hülya'nın yanına gitti.
Hülya'nın babası: " Kızım ne oluyor? Bu hurdacı da neyin nesi? "
Hülya: " Hiç babacığım. Bu Şevko. Az önce arkadaş olduk. "
Hülya'nın babası: " Arkadaş mı oldun? "
Hülya: " Evet, arkadaş oldum ve buradaki demirleri ona satmak istiyorum. "
Hülya'nın babası: " Ee iyi, sat bakalım. "
Hülya, Şevko'dan yana dönerek: " Arkadaş, bu demirlere ve sobaya ne verirsin? "
Şevko: " Demirler para etmez, arabaya atıvereyim. Sobaya beş lira veririm. "
Hülya: " Sen şimdi bu kadar demir para etmez diyorsun ha? Ama kilo hesabı satacaksın. Demirler kalsın. Sobaya beş lira az, şuna on beş desek. "
Şevko: " Hemen kızma arkadaş! Sobaya on beş tamam ama yanında demirleri de isterim yani burada ne varsa hepsine on beş. "
Hülya: " Olmaz! Hepsine yirmi. Beş kuruş aşağı olmaz. "
Şevko: " Tamam, hepsine yirmi. Ben şunları arabaya yükleyivereyim. "
Şevko, demirleri ve sobayı arabasına yükledikten sonra, Hülya'ya dönerek: " Şimdilik beş lirayı vereyim, kalanı yarın bu vakitler buraya getiririm. Görüşmek üzere. " deyip, arabasını iterek gö türmeye başladı.
Hülya, Şevko'nun verdiği beş liraya bakakaldı. Bir an babasıyla göz göze geldi. Babası onun haline acıyarak bakıyordu: " Kızım, seni Amerikalarda boşuna okutmuşum. İktisat üniversitesinden mezunsun ama üniversitenin ünisinden haberi olmayan birine karşı yirmi sıfır galip gelmen gerekirken, on beşe beş yeniliyorsun. Bu genç sana on beş lirayı getirmez. Gitti gider. "
Babası bu sözleri söyledikten sonra korumalarıyla birlikte uzaklaştı. Hülya iki damla gözyaşının yanaklarına süzüldüğünü fark etti. Bebeklik günleri hariç, ağlamadığını biliyordu. Çok iyi bildiği bir şey daha vardı: İnsan karakterleri. Karakter tahmini işinde hiçbir zaman yanılmamıştı. Tahmini doğru çıkarsa, Şevko yarın gelir ve on beş lirayı getirirdi. Eğer Şevko yarın gelir ve on beş lirayı getirirse, ondan ayrılmayacağına kendi kendine söz verdi.

Yarın olmuştu. Hülya bir saati aşkın bir zamandır köşkün bahçesinde dolanıp duruyordu. Bilmem kaçıncı defa bahçe kapısına yaklaşmıştı ki, Şevko'yu gördü. Şevko gelmişti: " Kusura bakma, arkadaş. Dün yanımda başka param yoktu da ondan öyle oldu. Yoksa borç bırakmak istemezdim. İşte on beş lira. "
Hülya: " Parayı getirdin ya gerisinin önemi yok. Demirlerle sobayı satınca sana iyi kar kaldı mı? "
Şevko: " Aman, ne demezsin! Çok iyi kazandım. Onları altmış liraya aldılar. Yirmi sana verdim bana kırk lira kaldı. Şimdiye kadar böyle ballı alışveriş yapmamıştım. Çarşıdaki kebapçıya gidiyorum. Benimle gelir misin, arkadaş? İskender haricinde ayran, kola ne içersen ısmarlarım. "
Hülya, Şevko'nun dediklerine bir güldü, bir güldü ki sormayın!
Onlar çarşıdaki kebapçıda çok güzel ve neşeli bir ziyafet çektiler. Hülya konuşma aralarına sorular sıkıştırarak Şevko'yu daha yakından tanımak fırsatını buldu. Onda gelişmeye, daha çok kazanmaya uygun muhteşem bir ticari zeka bulunduğunu fark etti. Dört yıllık hurdacı ve yirmi beş yaşındaydı. Askerliğini yaptıktan sonra köyüne dönmemiş, Bursa'da kalmıştı. Köyünde beşi bitirmiş, altının yan kapısından geçmişti. ( Altıncı sınıfa ait birkaç kitap bulmuş ve bunları okumuştu. ) Daha dün canlıca yaşadığı olayda adam beş lira sermaye ile on beş lira borcunu ödemiş, kırk lira da temiz para kazanmıştı. Yirmi liranın karı kırk lira olmuştu. Demek ki, yirmi bin lirası olsa kısa zamanda kırk bin lira kar edebilirdi.

Hülya birkaç gün sonra durumu babasına anlatarak, Şevko'yu şirketlerinden birinde işe aldırdı. Şevko ilk gün kıyafetlerini yadırgadı. Takım elbiseli, beyaz gömlekli, kravatlı halini aynada görünce şaşırdı ama zamanla alıştı. Hülya bu ilk avansın deyip beş bin lira verince cebi kızıştı. Para tomarı pantolonunun cebinde şişkinlik yapınca bir cüzdan alıp ceketinin iç cebine koymayı ihmal etmedi.

Şevko kiralık olarak tuttuğu apartman dairesinde satın aldığı pek çok kitabı okumaya başladı. Aradan aylar geçtikçe, beyninin hücreleri bilgiyle, bilimle, kültürle aydınlanmaya başladıkça, çağdaşlaştıkça, bakışları değişti, gözlerinden zeka fışkırmaya başladı. İnanılmazı gerçekleştirip dünyaya bir fakirin neler yapabileceğini göstermek istiyordu. Bunun için yıllardır fırsat kollamıştı. Beyninin en ücra köşelerindeki fikirleri, çevresindekilerden yanlış anlarlar diye açıklamaktan korktuğu düşünceleri şirketteki çalışma ofisine gelen Hülya'ya anlatıyor ve takdir görüyordu. Ne demek öyle, söz gümüştür. Şevko'ya göre, söz altın değerindeydi. Söz, ağızdan çıkar ve iyiyi, doğruyu, güzeli anlatırdı. Konuşacaktın, her konuda bilgini ortaya koyacaktın. Herkes istediği konuda fikir ileri sürüp yorum yapabilirdi. Bu konuda ben böyle düşünüyorum derdin ve kesinlikle yanlışa düşmezdin. Önemli olan, ben diyebilmekti. Boyun bükmeden, eğilmeden savunduğun fikrin takipçisi olabiliyorsan, Ne Mutlu Türküm Diyene.

Şevko, Hülya'nın ofise uğramadığı günlerde huzursuz oluyordu. Her gün mutlaka onu görmek, onunla konuşmak istiyordu. Zamanla Hülya'yı sevmeye başladığını fark etti. Bu sevgi öylesine büyük bir sevgiydi ki, kısaca adına aşk dedi. İnsanoğlu dünyada var oldukça aşk da var olacak ve benim aşkım, sırılsıklam aşık olan Şevko'nun aşkı yani Hurdacının Aşkı adıyla isim bulacaktır. Aslında Hülya da Şevko'ya karşı ilgisiz değildi. Tanıştığı ilk günlerde Şevko'ya karşı derin bir his ve sevgi duyduğunu anlamıştı. Şevko'ya yardımcı olmuş, onu sokaktan kurtarmış ve zirveye taşıyordu.

Aradan beş yıl geçti. Bu beş yıllık sürede Şevko para kazanmanın inceliklerini keşfetmekle meşguldü. Bir aralık para kazanmanın püf noktaları isimli bir kitap bastırmaya kalkışmış ve Hülya'nın gayretleri sonucu hazırladığı dokümanları sobada yakmıştı. Tahvil ve hisse senedi alımlarına girişen Şevko kıyısından, köşesinden de olsa azıcık bir servet oluşturmuştu. Şirketten kazandığı parayı yani aldığı maaşı derin dondurucuya atmıyor, o parayı çalıştırarak, paraya para kazandırıp, kasasına sıcak para girişi sağlıyordu.

Bir gün Şevko, çalışma ofisine gelen Hülya'ya aşkını anlattı. Onu çok sevdiğini ve evlenmek istediğini söyledi. Hülya da, Şevko'ya, kendisini çok sevdiğini ve evlenme teklifini kabul edebileceğini fakat babasının olurunu almak istediğini söyledi. Köşkteki akşam yemeğinden sonra Hülya, babasına, bugün bir evlenme teklifi aldığını, bu teklifi yapan genci yıllardır tanıdığını ve onu çok sevdiğini söyledi. Bunun üzerine babası: " Kızım, bu gencin otomobil fabrikası var mı? " diye sordu.
" Yok baba, nereden olsun? Belki zamanla otomobil fabrikası kurar. "
" Bak kızım, ben zenginliğe haddinden fazla önem veririm. Seninle evlenecek olanın mutlaka otomobil fabrikası olmalı. Sen doğduğun gün, ben bu kararı almıştım. Fabrikası olmayana ben kız vermem. "
" Baba, bana talip olan bizim Şevko. Hani bir zamanlar hurdacıydı da, sonradan şirkette ona iş vermiştin. Üstün gayretleri sonucu beş yılda şirketin karını yüz kat arttıran Şevko. "
" Tamam işte, Şevko, mevko. Kursun otomobil fabrikasını gelsin seni benden istesin. Ben seni sevdiğinle evlendirmem demedim ki. "

Ertesi gün Hülya, Şevko'ya, babasıyla konuştuklarını anlattı. Bunun üzerine Şevko: " Baban market, pastane açmamı istemiyor ki, otomobil fabrikası diyor. Bankadaki paramı, tahvil ve hisse senetlerimi ortaya koysam otomobil fabrikasının bir kısmını inşa ettiririm. Bu fabrikanın yan kuruluş binaları olacak. Bunları hangi arsa üstüne yaptırırsın? Fabrikanın içindeki makinalar tonla para tutar. "
Hülya: " Bak Şevko, arsa işini düşünme. İki yıl önce babamın bana yaş günümde armağan ettiği beş bin dönümlük arsa yeter. Birkaç bankada yüklü miktarda hesabım var. Altın, mücevher falan da var. İşe girişelim. Paramız yetmezse kredi çekeriz. Babam fabrikayı yarıladığımızı görsün, desteğini esirgemez. "
Şevko ile Hülya iki yıl içinde otomobil fabrikasını hizmete sokup ilk yaptıkları otomobilleri piyasaya sürdü. Otomobiller geniş bir alıcı kitlesi tarafından rağbet gördü ve çok tutuldu. Hülya bir gün Şevko ile birlikte, babasını otomobil fabrikasına gö türdü. Fabrikayı gezen baba, Şevko ile Hülya'nın alnından öptü.

Ertesi akşam Şevko iki tanıdığıyla gidip, Hülya'yı babasından istedi. Baba, Hülya'yı Şevko'ya verdi. Bir ay sonra nişan, iki ay sonra düğünleri yapıldı. En lüks otellerde yapılan nişan ve düğüne Türkiye ve dünya jet sosyetesinin tanınmış simaları katıldı. Şevko ile Hülya evlenerek muratlarına erdiler. Hurdacının Aşkı hikayesi burada sona erdi.

SON

Yazan: Serdar Yıldırım

Serdar102 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Yeni Konu Aç  Cevapla

Bu Konuyu Paylaşın !

Etiketler
aşkı , hurdacının , serdar , yıldırım


Konuyu Okuyan Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üyeler ve 1 misafirler)
 

Yetkileriniz
Konu açma yetkiniz yok.
Cevap yazma yetkiniz yok.
Eklenti yükleme yetkiniz yok.
Mesajınızı değiştirme yetkiniz yok.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Gitarcı Aslan - Serdar Yıldırım Serdar102 Çocuk Masalları 0 30/05/2023 21:01
Fırçala Dişlerini Şükrü - Serdar Yıldırım Serdar102 Çocuk Masalları 0 30/05/2023 21:00


Forum Yasal Uyarı
Powered by vBulletin™ Version 3.8.4
Copyright © 2024 vBulletin Solutions, Inc. All rights reserved.
Search Engine Optimization by vBSEO User Alert System provided by Advanced User Tagging (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.

TRForum.Net : ~Since 2017
Design : bahattinpirecioglu (D3Ly)

TRF - Forum sitemizi bütün tarayıcılarda rahatlıkla kullanabilirsiniz. Bizleri tercih ettiğiniz için teşekkür ederiz. :)

İçerik sağlayıcı paylaşım sitelerinden biri olan TRForum.Net TÜRKİYE'de T.C.K 20.ci Madde ve 5651 Sayılı Kanun'un 4.cü maddesinin (2).ci fıkrasına göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. TRForum.Net hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler buradan iletişime geçilmesi halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde TRForum.Net yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacak ve ilgili birimlerimiz size dönüş yapacaktır.
Şikayetleriniz için sikayet@trforum.net - Reklam vb.. görüşmeleriniz için admin@trforum.net adresine mail yolu ile dönüş yapmak yeterli olacaktır.




1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331